BALAT’TA BİR GÜN

Ankara dönüşü uçakta vakit geçirmek için açtığım SkyLife ‘da Balat yazısını görünce hafta tatilindeki aktivitemiz belli oldu 🙂 Balat’ı arada bir ziyaret ederim. Yeni dönüşüm sürecinde olan bu bölgenin çok daha fazla misafir hakettiğini düşünüyorum. O güzelim tarihi doku korunarak nasıl güzelleştirilir, sokaklarda nasıl kaybolunur, hakkını veren yokuşlarını tırmanırken nerelerde soluklanılır az-çok biliyorum. Bu sebeple bu yazı da birkaç durak, bolca fotoğraf  ve nefis sokaklar göstereceğim size. Balatta bir gün ‘e başlayalım.

img_5807-vert

 

Fotoğraf makinenizi veya telefonunuzun kamerasını sürekli açık tutun. Her köşe dönemecinde bir kapı, minik bir kedi veya sokak sanatçılarının işlediği renkli duvarlar görebilirsiniz. Binaların eski güzelliklerini izlerken boynunuzu arada bir dinlendirin 🙂

 

 

Balatta Kahve Molası

Sokaklarda istediğiniz kadar kaybolabilirsiniz, göreceğiniz her manzaranın fotoğraf anlamında sizi tatmin edeceği garanti. Vodina Caddesi, sıralanmış güzel kafeleri ve eskici dükkanları ile en kalabalık cadde. Kalabalık dediysem de sizden hariç birkaç meraklı fotoğraf sever, esnaf ve sokak kediler 🙂 Esnaf  çok şeker, yardımsever. Sohbet keyifli. Kahvesini tatmadan geçmemeniz gereken ilk durak Coffee Department.

Kullandıkları tüm kahve çekirdeklerini kendileri ithal edip kavuruyor. Gerçek bir mahalle kahvecisi, çok sade bir o kadar da rahat. Göz yormayan bir dekoru var. İyi kahve içebilmek için tek yol Karaköy değil, inanın 🙂 Balatta bir gün kahve molası için çok seçenek var.

 

Coffee Department’ten çıktıktan hemen sonra yine aynı sırada Vintage ürünlerin satıldığı harika bir dükkan var. İsmi, Kulis. Adından da anlaşılacağı gibi tiyatro ve dizi oyuncularına kostüm tedarik ediyor. Sıcakkanlı sahibi Sinan, biz dükkandan çıkamayınca hemen kahve ikram etti. Elinde çok orjinal parçalar var, öyle güzel bir kışlık kaban aldım ki değmeyin keyfime 🙂 Uğramadan geçmeyin bence.

Acıkırsanız Cafe Vodina‘da ev yapımı mantı yiyebilirsiniz. Burası aynı zamanda Balat Kültür Evi olarak geçiyor. Üst kattaki sergiyi dolaştıktan sonra arka bahçede soluklanabilirsiniz. Yemek için bir başka seçenek ise; bir esnaf köftecisi olan Köfteci Arnavutİlgili yazım için tıklayın. Bir ön paralel ana caddede olan köftecinin saat 16:30’a kadar açık olduğunu unutmamak gerek.

 

Maison Balat

Şimdi sizi gerçek anlamda ‘evinizde’ hissedebileceğiniz bir yerden bahsedeceğim. Ayağınızın altında halı, başucunuzda harika bir aydınlatmanın olduğu sayfalarca kitap okuyabileceğiniz bir yer, Maison Balat. Eğer sizde benim gibi eski düşkünüyseniz buradan çıkmak istemeyebilirsiniz. Sahibi Cenk, birçok özel parçayı Fransa’daki eskicilerden bulup getiriyor. Sandalyelerden fiskos masalarına, çeşit çeşit metal kutulardan kilim ve halılar aklınıza gelecek birçok eski şey mevcut. Dükkan sahibinin kendi yaptığı resimler, vazo, emaye çaydanlıklar ve lambalar..  

Mini minnacık dükkanın içinde kendimizi kaybettik. Çay içtiğiniz çay tabakları, kek yediğiniz tabaklar, burada her şey satılık. Hangi güzelim köşede kahvenizi-çayınızı içeceğinizi seçmekte zorlanabilirsiniz 🙂  Kıyıl kıyıl dağılan kurabiyeler eşliğinde çayımızı içerken satın alacaklarımızı sıraladık karşımıza. Balatta bir gün yine yine gelip keyif yapmak için en ideal yerlerden biri.

Bunların yanında azıcık yukarılarda, merdivenlerden oluşan bir yokuş var. Buradan manzara eşliğinde ulaşılan, Haliç’e hakim, mimarisi ve heybetiyle şaşırtan Fener Rum Lisesi‘ni görmeden asla ve kata dönmemelisiniz. İstanbul’da görülmesi gereken özel yapılardan biridir. Fotoğrafını eklemiyorum, google layınız. Hatta gidip gözlerinizle görünüz. Sadece bir alt fotoğrafta binanın tepesindeki saat görülebiliyor. Umarım bende bir gün bahçesine girebilir hatta okulun içini gezebilirim.

 

 

 

Şimdi bu yazıyı klavyeme tıktıklarken salonumdaki el örgüsü yün kilimin tadını çıkartıyorum. Çıplak ayaklarımla bastığımdaki yaşanmışlık duygusu eski eşyalara has bir özellik. Teşekkür ederim Maison, teşekkür ederim BALAT.

 

Fotoğraflar:  Tuğçe TÜZÜN – Yiğit Ali TÜZÜN