DUBLİN YEME – İÇME REHBERİ

Dublin, İrlandalı grupların müzikleriyle şenlenen barlarıyla ünlenmiş olsa da yemek konusunda da çok başarılı. En başta ülkenin geçim kaynağının hayvancılık. Kırsala olan gezilerinizde çayırlarda özgürce otlayan hayvanları görmeniz, etin lezzetini tahmininize yardımcı olacak. Özellikle fabrikasyon et yediğimiz ülkemizden buraya gelince, kırmızı etin, tavuğun tadını hatırlamak için hep et yemek isteyebilirsiniz :)) Ayrıca yemyeşil çayırlarda gezen benekli ineklerin sütleriyle yapılan dondurmaları, Dublin’e uğrama nedenleri arasında. 

Kısa süren İrlanda gezisinin büyük bir kısmını yeme – içme rehberini hazırlayabilmek için harcadım. Daha öncesinde ince ince araştırdığım restoranlar ve evinde kaldığımız ailenin lokal önerileriyle zenginleşen değerli bir rehber ortaya çıktı. Eğer yolunuz Dublin ‘e ve İrlanda’nın keskin manzaralarına düşerse, bu rehber işinize yarayacaktır. Haydi başlayalım!

BROTHER HUBBARD

İki ortağın önce sadece kahve ve kek ile başlayıp, genişleyen bir menüye hitap ettikleri bir yerdeyiz şimdi. Burası zamanla menüye kahvaltı, öğlen atıştırması, akşam yemeği hatta bir de yemek kitabı ekledikleri bir cafe. İrlanda geleneksel yiyeceklerinden farklı, özgün ve orijinal bir yer. Diyorlar ki; ”Farklı olmayı seçtik. Şüphesiz menüde İrlanda kahvaltısı veya Benedict yumurtası harika olurdu ama biz bu klasiklerden kaçınmaya karar verdik. Öğlen yemekleriyle büyük bir kızartma veya bir şişe Coca-Cola alamayacakları için bazen müşterileri kaybettik ancak çok daha fazla müşteri kazandık. Yiyeceklerin daha fazla yaratıcı olması gerektiğine inandık.” Kahvesi ve kahvaltısını tatmadan asla Dublin’den geri dönmeyin. Mükemmel bir bakış açısı! 

 

SASHA HOUSE PETİTE

Dublin’in ilk Fransız/Slav kahve ve pasta evi. Kendi mikro kavrulmuş kahvelerini üretiyorlar. 250gr’lık paketlerde satışı olan kahvelerden satın alabilir veya minik sevimli atmosferinde lezzetli tatlılarıyla kahvenizi içebilirsiniz.

 

BOBO’S BURGER

Şehirdeki en iyi burgerci. İrlanda sığırlarından yapılma köfteleri birçok farklı seçenekte malzemeyle birleşerek güzel bir menü oluşturulmuş. Her öğlen uğrasak sıkılmadan yiyebilirdim. 4 günlük seyahatte sadece 2 kez uğrayabildik. Salataları ayrı güzel. Keçi peynirli pancarlı salataya bayıldım. Farklı tatlar denemek isteyenler için seçenekler çok. Mesela siz hiç ananaslı burger yediniz mi? :))

Dublin yeme içme rehberi

 

ELEPHANT AND CASTLE

Temple Bar sokağındaki kereviz sapı iliştirilmiş soslu tavuk kanadı sepetiyle meşhur restoran. Menüdeki diğer seçeneklerinde en az onlar kadar lezzetli olması, tavuk kanatlarının popülerliğinin önüne geçemiyor. Bir tabağı asla bitiremiyorsunuz, öyle büyük. Yanına bir şişe Red Ale iyi gidiyor. Yorkshire Pudding ile servis edilen kızarmış kuzu karnı, lezzetten bayılma sebebim olabilirdi. New York’ta da şubeleri var ve çok popüler. Gelmeden önce rezervasyon yapmak şart. Yoksa ortalama 1,5 saatlik bekleme süresi olan listeye isminizi yazdırmak zorunda kalabilirsiniz. İnsanlar bekliyor vallahi. Biz bile bekledik :)) 

 

 

LAS TAPAS de LOLA

İspanyol Anna ve İrlandalı Venessa aileleri ve arkadaşlarıyla vakit geçirecekleri bir yer bulma arayışındalarmış. Arayış, bu İspanyol restoranını açmaları ile son bulmuş. Çocukluğunda tarifleriyle ün salmış Büyükanne Lola’nın yemek pişirme tutkusundan etkilenen Anna’nın, leziz ve çeşitlendirilmiş bir menüye sahip bu mekanı insanı eğlendiren bir havaya sahip. Şarapları ve sangriası harika. Bir tapas cenneti bulmak için aramanıza hiç gerek yok. Garsonları çok ilgili,kibar ve eğlenceli. Rezervasyon yapmak gerekebilir. Yada sırada beklemeye değer, emin olun. 

 

COCOA ATELİER

Çikolata deyip geçmeyin. Çoğu satın aldığımız çikolatanın içinde gerçek kakao bulmak zor. Caco Atelier, Dublin’deki tek özel çikolata butiği ve kakao çekirdeklerini Dominik, Venezuela gibi ülkelerden temin ediyorlar. Çikolatalar, 20 dakika uzaklıktaki üretim mutfağında günlük olarak yapılıyor. Katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermiyor. Bir bardak viski yanına iliştireceğiniz Chili biberli çikolataları denenmeli. Makaronlarını ise pembe şampanya ile öneriyorlar.

 

MURPHY’S ICE CREAM

”Yaptığımız çok bir numara yok, sadece en iyi ve taze malzemeyi kullanıyoruz.” diyorlar. Birde nadir bulunan Kerry cinsi ineklerin sütünü tercih ediyorlar. Irish coffe li dondurması dillere destan. 1 büyük top dondurmanın 4 euro olduğunu düşününce, evet biraz pahalı! Ama biliyorum, o serin ve bulutlu Dublin akşamında, bu önerim için bana teşekkür edeceksiniz. 

 

TEMPLE BAR

Burası aslında barlar sokağının bulunduğu bölgenin adı. Ama aynı zamanda turistlerin çok fotoğrafladığı barın da ismi. İçeriden gelen müzik sesleri mi yoksa binanın üstünden sarkan çiçeklermiydi bizi çeken, bilmiyorum. Ama bu bara her turistin en az bir kere adım atmışlığı olması lazım. Bara ulaşan yolun üzerine bira kapakları yapışmış ve öylece kalmış. Dublin’de bar yolları bira kapaklı oluyor, bunu bir öğrenelim önce :))

Barın içinde İrlandalı önemli isimlerin heykelleri mevcut. Elinizdeki slout (siyah) birayı yudumlarken bir bakmışsınız James Joyce ile aynı masada oturuyorsunuz. İrlanda’da bir barda canlı müzik olmazsa orası pub’dan sayılmıyor. Bu bence çok havalı. İrlandalı müzik gruplarının başarısı ortaya çıktığı gibi mekanlara apayrı bir kimlik oluşturuyor. Ada insanı sarhoşluğu seviyor. Asla taşkınlık etmeden ama ayakta da duramayacak kadar sarhoş. Sabahın 6’sında, öğlen yemeği yerken veya akşam 6:30 da pubların kapısından içeri girerken zil zurna insanlar göze çarpıyor. En sevdikleri, Guinness’in gururu siyah bira olsa da denenecek birçok farklı seçenek var. Bira ortalama 5-8 euro arasında.

 

Fotoğraflar: Tuğçe Tüzün – Yiğit Ali Tüzün