KARANGASEM’DE AGUNG’U İZLEMEK

Hayattaki en istediğim şeylerden biriydi gerçek ve aktif bir yanardağın yakınında olabilmek. Onu doyasıya izlemek. Deniz mi dağ manzarası mı sorusunu hep sorarım insanlara. Amacım elbette bir istatistik toplamak değil ama kendi seçimimi sorgulamak aslında. Bunun cevabı her zaman dağ manzarası benim için. O dağ bir de volkansa… Ahh.. Nedense bir volkanın fizyolojik olarak olduğu kadar maneviyatıyla da canlı olduğunu düşünürüm. Orada ve bizi seyrediyor. Yıllarca, yüzyıllarca. Sonra bir gün, yaşama devam edebilmek, yaşamı devam ettirebilmek için kusması gerekiyor. İçinde biriktirdiği tüm öfkeyi, sevgiyi, susmayı, kabullenmeyi çılgınlar gibi saçması.

Bir Baliliye ”Tanrılar nerede yaşıyor?” diye sorsanız. Verecekleri cevap açıktır. Agung’un onları kötü güçlerden ve ruhlardan koruduğuna inanıyorlar. Bu mistik yanardağ öyle büyük ki çoğu kez konisinde bulutlar oluyor ve heybeti şaşkınlık uyandırıyor. Bu dağın sanılandan daha fazla güçleri var. Mesela iklimi öyle bir etkilerki, Bali’nin doğu kısmına diğer yarısından çok daha fazla yağmur yağdırır. Bu da bitki örtüsünü etkiler. Evvel zamanda Agung’a dünyanın en iyi gün doğumunu karşılamak için tırmananlar üstün bir güç harcamışlar. Bugün ona ulaşmak artık yasak olsa da eteğinde bile inanılmaz gücüyle şaşıracaksın. Yeterince doğru bir kalple bakarsan gökyüzünün ardındaki Tanrıları görebilirsin.

Karangasem Bölgesi Hakkında

Karangasem doğu Bali’de sekiz ilçesi olan bir bölge. Dağlar, güzel plajlar, pirinç tarlaları ve yağmur ormanlarıyla olağanüstü bir doğal manzaraya sahip. Agung ona kişilik ve iklim sağlayan en büyük etken. Bali’de Canggu ve Ubud’un karmaşasında kalmak istemeyip adanın tüm enerjisini daha da çok hissetmek isteyen herkesi Karangasem bölgesine davet ediyorum.

Karangasem’e Nasıl Gidilir?

Karangasem Bölgesi çok geniş bir alana yayıldığı için ilçeler arası biraz farklılık olacağından net bir zaman söylemek zor. Ama kabaca Bali havalimanından ortalama 2 saatte bölgeye ulaşırsınız. Ulaşım için en sevdiğimiz yöntem, Bali’nin diğer bölgelerinde kullanmaktan geri kalmadığımız Gojek uygulaması. Bunun için sabit bir Endonezya hattınızın olması gerekiyor. Bu hattı uygulamaya tanımladığınızda Gojek ile odanıza pizza bile söyleyebiliyorsunuz. Hem taksi, hem motor çağırabilir hem de ihtiyaçlarınızı motor kurye ile satın alabilirsiniz. İşte Karangasem’e de Gojek uygulamasından çağırdığınız bir araçla en az yarı fiyatına ulaşabilirsiniz.

Karangasem’de Konaklama

Oteller Bali’nin daha turistik bölgelerine kıyasla daha uygun fiyatlılar. Kesinlikle çok daha sakin ve güzel konaklama seçenekleri bulunabilir. Burada görmek istediğiniz noktalara yakın bir seçenek değerlendirmek mantıklı. Mesafeler çok uzak olmasa da zamanınızı yolda geçirmek istemeyeceğiniz türden oteller var. Kendinize, ”hadi şurayı gidip göreyim de şu şezlongda uzanıp kendime bir Virgin Mary söyleyeyim, hem o vakte kadar Agung’un önündeki bulutlar da dağılır” dediğinizi duyabilirsiniz. Bize kesinlikle böyle olmuştu ve ne hatadır ki otel rezervasyonumuz Ali’nin doğumgününü içine alan 2 gündü. 1 günü otelimizde keyif, bir günü de görmek istediğimiz yerler için kullanmıştık. Dolayısıyla gün ayarlaması yaparken önce görmek istediğiniz yerlerin listesini yapın ve bunu halledebileceğinizi düşündüğünüz şekilde günlere ayırın. Bazı yerler için ekstra zaman gerekebilir. Sonra da tatilin asıl kısmı için otelden rezervasyon isteyin.

Konaklama Seçenekleri her ilçe için ayrı olduğundan birkaç bölgeyi içeren önerilerde bulunacağım.

Hideout Bali (Selat)
Lempuyang Boutique Hotel (Karangasem)
Alam Anda Ocean Front Resort & Spa (Tejakula)
Palmterrace (Culik)
Sea Breeze Candidasa (Candidasa)
Candi Beach Resort &Spa (Candidasa)
Alila Manggis (Manggis)
Darmada Eco Resort (Sidemen)
Cepik Villa Sidemen

Biz fazla düşünmeden Lempuyang Boutique Hotel ‘den rezervasyon yaptık. Ve bölgeyi tekrar ziyaret etsek tekrar burada kalırız dediğimiz bir hizmet aldık. Restoranı, odaları ve o güzel sonsuzluk havuzu ile tüm aile bireylerinin kalbini kazandı. Oturduğunuz her yerden Agung’un ihtişamını izliyorsunuz. Balkonda kahvenizi yudumlarken veya öğlen pizza dilimini ısırırken. Hatta havuzun kenarında günü batırırken. İşte benim için lüks bu değil de ne? :))

Lempuyang Hotel‘in hizmet anlayışı doğu ve batının karışımı gibi. Bu da onu daha özel yapıyor. Kurdukları iletişim ve hizmet Balili gibi ama iyi konuşulan İngilizcede, restoranın ayrıntılarında ve otelin genel disiplininde batılı bir hava var. Sahibinin işini geliştirmek için her fırsatta yenilik yapmaya çalışan bir batılı olması buna etken elbette.

Ali’nin doğumgünü sabahı bizim için güzel bir kahvaltı masası hazırlamışlardı. Yemeklere ayrıca değinecek olursam kesinlikle etkilendiğimizi söyleyerek başlamalıyım. Kahvaltıda ikram edilen jamular, özenle hazırlanmış tabaklar, lezzeti bakınca bile anlaşılan yulaf bardakları, meyveler… Bunların hepsi konaklamamıza dahildi. Akşam yemeklerini de özellikle burada aldık ki, iki akşamı da keyif ve lezzet dolu yaşadık.

Karangasem’de Görülebilecek Yerler

Virgin Beach: Doğu Bali’de kendine özgü güzelliği ve bakirliğiyle tanınan, beyaz kumlarında hindistancevizi yudumlayıp, yalnızca dalga sesleri işitebileceğiniz bir plaj burası. Aynı zamanda dalış ve şnorkel için de çok uygun. Dalgalar diğer bölgelerdeki kadar çok değil. Böylece beyaz kumlarında uzanmak yerine yüzebilirsinizde.

Bali Çikolata Fabrikası: Herhalde Bali’de, gözlerden uzak bir plajda bir çikolata fabrikası bulmayı tahmin etmezdiniz. Ancak Karangasem’de, Charlie adındaki Amerikalı bir gurbetçi tarafından oluşturulan ve sağlıklı çikolata yapmayı amaçlamış bir fabrika var. Hindistancevizi ağaçlarının altında oluşturulmuş bambu yapılarda ikram edilen birinci sınıf Bali çikolatasını tadabilir, hemen ilerideki dev salıncakta keyifli vakit geçirebilirsiniz.

Mount Agung: İşte bu bölgedeki en popüler aktivite, gün doğumunda bu aktif volkanik dağa tırmanmak. Fiziksel olarak zorlayacak, yaklaşık 5-6 saatlik dik bir tırmanış bu. Başlangıcı gecenin karanlığında olduğu için de rehberli bir tur alamanızı tavsiye ederim. Böylece sizi otelinizden alıp geri bırakacaklar ve Agung’un kutsal değeri hakkında bir çok şey öğrenmenizi sağlayacaklar. 

Lempuyang Temple: Lempuyang Dağı’nın yamacında kurulmuş Bali’nin en saygın tapınaklarından biri. Cennetin kapısı olarak bilinen, arkada Agung dağının heybetiyle süslenmiş bir kapısı var. Oldukça turistik. Ubud’dan 2-2,5 saat uzaklıkta. Fotoğraf çektirmek için en az 2-3 saatinizi ayırmanız gerektiğine emin olun. Çok beklememek için çok erken gitmenizi öneririm. Bunun için de bu bölgeye yakın bir konaklama planlamak en mantıklısı. Araçlar tapınağa çıkan ringlerin olduğu otoparka kadar geliyor. Buradaki ringlerle biraz daha tepeye tırmanıyorsunuz. Tapınak yoluna girmeden belinize bağlamanız için saronglar veriliyor ve sonrasında da kısa ama biraz dik bir yürüyüş sizi bekliyor. Tapınağın hemen girişinde bankalardaki gibi sıra numarası alabileceğiniz bir sistemleri var. Elinize numaranızı veriyor ve size gülümsüyorlar. Yalnız belirtmeliyim ki, yakında su ve yiyecek alabileceğiniz bir yer yok (yukarı çıkılan dik yol dışında), tedarikli olmanızda fayda var.

Lahangan Sweet: Güzel bir tepenin üzerine konumlanmış seyir terası. Bir ağacın üzerindeki ahşap platforma, merdivenle tırmanıp Agung dağının muhteşem görüntüsünü seyredin. Özellikle yağışlı zamanlarda ulaşım biraz zor olabilir ama buna değer.

Tirta Gangga: Kral ve ailesi için bir banyo yeri olarak yapılmış saray zamanla turistlere açılmış. Fotoğrafik açıdan çok güzel bir peyzajı var. Kocaman turuncu balıklarla dolu havuzların içleri güzel işlemeli taşlarla doldurulmuş ve üzerinde yürüyebileceğiniz  oluşturulmuş. Havuzların arasında dolaşarak balıkları besliyorsunuz ve bazılarının büyüklüğüne inanamıyorsunuz. Etraf çeşitli heykeller ve çiçeklerle donatılmış bu Sarayın giriş ücreti kişi başı 30 IDR. Balıklara yem almak isterseniz girişten 5 IDR’ye alabilirsiniz. Saray, sabah 8’den akşam 5’e kadar açık. Dinlenmek istediğinizde bir şeyler yiyip içebileceğiniz standlar var.

Amed Beach: Siyah kumlu plajı, sakin turkuaz suları ve havaalanına en uzak bölge olması sebebiyle kalabalık olmaması onu özel yapan şeylerden birkaçı. Burada yapılacak şeyler arasında en çarpıcı olanı Şnorkel. Sabahın erken saatlerinde, ahşap bir tekne ile Amed resifine açılıp dalış yapabilirsiniz. Size tavsiyem, sahile bir havlu serin ve etrafta sakince sürünen deniz kaplumbağalarını izleyerek dinlenin.

UBUD, BALİ

 

”Dağların ötesinden geliyorum dedi. Gören insanların topraklarından. İşte oradan, güneşe giden yoldan.” (Körler Ülkesi)

Sahip olduğunuz her şey için şükredin. Çocuklarınız için, eşiniz için, sağlığınız için, saksınızdaki çiçekleriniz için. Başınızı kaldırdığınızda görebildiğiniz kuşlar için. Şarkı söyleyebildiğiniz ve cırcır böceklerini duyabildiğiniz için. Sabah tanımadığınız birine “günaydın” deyin, bir anda mutlu olacaksınız. Bir kere yapın. İnsanlardan kaçmayın, somurtmayın. Birazcık gülümseyin, hepsi bu kadar🌻

Ubud, şükretmek demek bunu anladım. Her sabaha, her kahve çekirdeğine, her pamuk ipliğine ve hissedebildiğimiz iyi-kötü her şeye. Öyle güzel duygular ve farkındalıkla geri döndüm ki, devam ettirdiğim şehir hayatı sanılanın aksine beni daha az yormaya başladı. Önceden olsa geri dönünce üzülür, metrobüse biner sıkılır, en sevdiğin mekanlarda oturacak masa arar strese girerdik. Şimdi daha kabullenmiş ve nerede yaşamak zorunda olduğumuzun farkında olarak döndük. Nefes alabilmek için önce oksijeni solumamız gerektiği gibi ”iyi yaşamak” için bardağın dolu tarafını görebilmeyi öğrenmiş olarak geldik. Trafikten, kalabalıktan ve yorucu her şeyden iyi bir taraf keşfedebilmek. Veya bazı şeyleri olduğu gibi kabul edebilmek, her daim şikayet etmekten daha verimli ve yaşanılabilir kılmaz mı hayatı? İşin felsefe kısmına girmeyeceğim elbet, bu yüzden Bali yazısının devamı olan Ubud için söze başlıyorum.

Sırada şu çok ünlü, dünyanın en pahalı kahvesi olan Luwak Coffee için bir tadım merkezine geliyoruz. Kahve çekirdekleri, vanilya, kakao ve birçok özel bitkinin ağaçlarını tanımakla başlıyoruz. Bu özel kahvenin yaratıcısı minik sansarları görüyoruz kafeslerde. Farklı aromalarda kahve tadımı yapıyoruz. Luwak Coffee hariç tüm tadımlar ücretsiz. Luwak ise 5$

Satın almak isterseniz 50gr’ı 60 tl falandı. Biz almadık. Aldığımız birkaç çay çeşidi ve kahve alışverişleri için bile tüm Bali alışverişlerine yaklaşacak tutarda ödeme yaptık. Sanırım en pahalı harcamamız burada oldu :((

Sırada  Pura Gunung Kawi var. Burası çok büyük bir kutsal mekan. Yine içeri girerken sarong bağlıyorsunuz belinize. Bu tapınağın içindeki hava inanılmaz pozitif ve sakin. Gerçekten huzurlu bir mekan. Bunu kemiklerinize kadar hissedebiliyorsunuz. Aynı zamanda Kutsal Su Tapınağı denilen bu tapınakta birçok çeşme var. Kadınların ve erkeklerin çeşmeleri farklı. Bazıları bu çeşmelerin altına girerek yıkanıyorlar. Dilek diledikten sonra havuzun içine bozuk para atmak adetten. Yanımızda hiç bozuk para olmadığı için bir önceki hıdrellezde kurdele ile sarılmış uğur paramızı söküp attık Ali’yle. Arya’ya bunu açıklamakta zor oldu tabi. Bu para neden kurdeleli, havuza ne atıyorsunuz? :))) Umarım dileğimiz tepetaklak olmaz :))

Arya’nın bizi son olarak götürdüğü Tegalalang Rice Terrace, inanılmaz güzeldi. Bali’de heryer pirinç tarlası ancak burası için en gösterişli olanı diyebiliriz. Çok erken saatte gelebilirseniz daha sakin fotoğraflar yakalayabilirsiniz.

 

 

Blue Karma Hakkında

Otele vardığımız pilimiz bitmiş, hava kararmıştı. Fakat bahçeye girer girmez bir anda canlandık :)) Evet bekar arkadaşlar; balayında nereye gidelim nerede kalalım dediğinizi çok sık duyuyoruz. Size vereceğimiz cevaplardan 2.si Blue Karma Ubud oldu. Birincisi için; tıklayın ;)) Burası küçük, yeterli, sevimli, sakin, kolay ve rahat bir butik otel. Otel full dolu iken bile havuzda yalnız olabilmek bir lüks. Nasıl oluyor, bizde anlamadık.

Otel genel alanında restoran, havuz, resepsiyon ve odalara ulaşım çok rahat. Avista Hideaway gibi dolambaçlı değil. Odalar bir harika! Farklı boyutlardaki bungalow da sabah uyanır uyanmaz kapımızı açtığımızda terlik giyme zahmetine girmeden çimlere basmak. Birkaç adım attıktan sonra otelin bitişiğindeki pirinç tarlasına günaydın demek ve verandada ormana doğru sabah yogası yapmak. Anlatamayacağım kadar mutluyduk. Her sabah taze bir gün olduğu kadar, mutlu bir gündü. Gün, 6:15 te doğuyordu ve tüm ada bu saatte uyanıp güne başlıyordu. Bir insan nasıl bu kadar enerjiyle uyanır? Uyanır uyanmaz yapraklardan süzülen gün ışığını yüzümde hissettiğimde yaptığım şey; güneş dansı yapmaktı. Gülebilirsiniz 🙂 Ama bana göre bu; kesinlikle mutluluğun göstergesiydi. İnsan ancak çok mutluysa sebepsizce dans eder, değil mi? :)) Her sabah çimlere basıp koşuşturmak, bazen görevliler tarafından yakalanmama sebep oluyordu. Karşılıklı gülümsemeler, kıkırdamalar, good morning ler havada uçuşuyordu. Ne güzel bak, mutluluk bulaşıcıymış!

Monkey Forest

Bugün çok ama çok meraklı bir yere gidiyoruz :)) Kutsal maymun ormanı! Monkey Forest, Ubud merkeze çok yakın bir bölgede. Merkezden yürüyerek gidilebiliyor. İçeri giriş cüzzi bir ücretle. Girdiğiniz gibi irili ufaklı maymunlarla karşılaşıyorsunuz. Muz satan bir stant var, muz alın ama hemen çantanıza koyun. Görürlerse hemen size doğru koşuşturuyorlar. Panik olabilirsiniz :))  Buraya Ali’nin panik videolarını eklemeyi çok isterdim ama neticede kocam :)) Minik olanları gözünüze kestirin ve çantanızdan muzu çıkartıp elinizde tutun. Hiçbir kötülük yapmadan üstünüze çıkıp muzu alıp iniyorlar :)) Amaç sadece muza ulaşabilmek 🙂 Bununla ilgili bir videomu buraya iliştiriyorum, izleyiniz 🙂

Sari Organic Yolunda

Ertesi gün, Ubud’a gelmeden önce araştırarak bulduğumuz ve çok tavsiye edilen bir restoranı görmek için yollara koyuluyoruz. Burası merkez de değil, hatta yol üstünde bir yerde de değil. Haritadan baktığınızda pirinç tarlalarının orta yerinde bir yer gibi duruyor. Ne şanslıyız ki otelimizden buraya giden bir patika yol mevcut. Genelde sadece bir kişinin yürüyebileceği genişlikteki patikayı yayalar, bisikletliler, bazen de motorlar kullanıyor. Tabi ki en başta Ali’nin tereddütleri vardı. Ama ben Japonya’da bile en gizli tapınakları elimle koymuş gibi bulan biri olarak kendime güveniyorum. Ve tabiiki telefonumun navigasyon mucizesine :))

Yürüdükçe patika güzelleşti. Yürüdükçe harika villalar, minik resim galerileri ile karşılaştık. Yeşilin elli tonu, okula giden sırt çantalı minik balililer ve bisikletle işine giden amcalar teyzeler gördük. O kadar çok yürüdük o kadar yorulduk ki, yorgunluk-mutluluk birbirine karıştı. Burası Ubud’un çekirdeğiydi ve diğer her yer buradan büyümüştü. Burası sanki Alice’in içine düştüğü çukur gibiydi. Ördekler, kulübeler, cafe mi meditasyon evi mi karar veremediğimiz mekanlar, sükunetle enerjinin karma karışık hissi vardı. Üzerinde yürüdüğümüz patikanın bu dünyada asla ve asla var olmayacak kadar ruhani olması garipti. Eğer biz Alice harikalar diyarındaysak, lütfen kimse bizi bu çukurdan çıkarmasın!  Hissettiğimiz tam olarak buydu. Eğer bu patikayı keşfetmemiş olsaydık, Ubud bizim için biraz daha farklı olabilirdi.

Kim burada yoga yapmak istemezki? Babam buradan geçiyor olsaydı eminim o bile isterdi :))) Sonunda istediğimiz yere ulaştık. Ve pirinç tarlasına sarkan balkondaki bir masaya kurulduk.

Ubud Merkezde harika bir nilüfer bahçesi var. Gizli biraz. Ama kime sorsanız gösterirler. Gezmeden geçmeyin.

 

Yine gelmeden önce merak ettiğimiz yerlerden biri de Goa Gajah Temple’dı. Fil tapınağı olarak da geçiyor. İlginç bir mağara. İçi küçücük. Görünce bu mu yani dedik ama dışı gerçekten orijinaldi. Buraya da otelden taksi ayarlayarak ve gezi boyunca bizi beklemesini söyleyerek gittik. Bali’ye gelip yapmadığımız için çok ama çok üzüldüğümüz şey neydi? Kesinlikle ağaç oymacılığı üzerine yeteri kadar yer gezmemiş olmamız. Bunun için ayrı bir bütçe ayırarak buraya gelmek gerekli. O kadar iyi sanatçılar ki, yaptıklarını görmeniz gerek. Kapılar, masalar, sehpalar farklı birçok büyük ev eşyaları. Evinize gönderim konusunu sakın dert etmeyin, her şeyi düşünüyorlar. Sadece acele etmeyin yeter.

Gootama Sokağı

Ubud merkezde barlar sokağı gibi bir sokak var. İsmi Gootama. Bu sokaktaki tüm restoranlar harika. Hepsini tek tek yazamasam da (bir çoğuna girdik) keyifliydi. Fakat yoğun saatleri var. Özellikle akşam yemeği saatlerinde bunların birçoğu full oluyor. Mesela tripadvisor mükemmellik sertifası olan Biah Biah için öğlen saatlerini tercih etmiştik. Ayrıntılı halini Bali Food yazısından okuyabilirsiniz.

Ve yine aynı sokakta bitişik restoran. Burada harika ballı, çubuk tarçınlı özel karışım bitki çayları var. Dikkat edin, bazen çubuk tarçınlara karıncalar ortak olabiliyor.

Her şeyiyle kalbimizi kazanan Bali ve özellikle Ubud… Tavsiyeler konusunda yine Ebru’ya ve Nihan’a teşekkürler. Buradan yolu geçenler olarak onlarda kalplerinden bir parçayı Ubud’da bırakmışlar. Tüm Ubud severlere ortak dileğim, yolumuz en kısa zamanda tekrar düşsün inşallah! Hatta hep birlikte :))

Teşekkürler: Nihan Küfteoğlu Cengiz, Ebru Koru

Fotoğraflar: Tuğçe Tüzün – Yiğit Ali Tüzün

Video: