KYOTO GEZİ REHBERİ, JAPONYA

 

İpek, renkli kimonolarına sarınmış estetik davranışlı japonlar, ayaklarına geçirdikleri yüksek tahta takunyalarla Kyoto ‘nun dar ve kablolu sokaklarında hızlı hızlı yürürler. Güneşli  bir günün kaçınılmaz aksesuarı olan şemsiyesi ile, köşe başında kaybolan kuş desenli kimonolu geyşanın, ensesinde sıkı sıkıya toplanmış koyu renk saçları, bu mesleğin ne kadar disiplinli olduğunu hatırlatıyor.

Geyşalık 11.yüzyılda savaşçıları ve önemli devlet adamlarını eğlendiren kadınlar olarak tanımlansada, ayrıntıları bundan daha derinde. Sosyal yetenekleri iyi olan küçük kızlar japon adetlerine göre nasıl yürüyeceği, nasıl yemek yiyeceği ve nasıl dans edeceklerini içeren katı bir disiplin ile yetiştiriliyorlar. Enstürman çalmak, şarkı söylemek, çay servisi etmek ve dans etmek gibi hünerlerini en iyi şekilde sergilemeleri eğitimin bir parçası. Bir geyşanın en büyük amacı konuklarını eğlendirmek olup, konukların çalışma alanları, hobi ve ilgi alanlarıyla bilgi sahibi olmalılardır. Yüzlerine yaptıkları solgun makyaj duygularını gizleme amacı taşır. Sanıldığının aksine geyşalık çok emek isteyen ve saygın bir meslektir.

Kyoto yazısına geyşalıktan başlama sebebim; bu şehrin Japon kültürünü iliklerinize kadar yaşatması. Japonya’ya gelmeyi düşünen herkesin yolunun mutlak surette bu şehirden geçmesi gerektiği.

 

Japonyadan geleli neredeyse 1 ay olmasına rağmen yazmaktan korktuğum bu şehrin bana hissettirdiklerini nasıl anlatacağımı bilemedim. Bilgisayarımı açıp çektiğim fotoğraflara baktığımda objektifimin gördüklerimi aynı güzellikte yansıtmadığını farkettiğimde büyük bir hüsrana düştüm. Ne şekilde anlatsam da insanlar buraya gitmek için can atsa, çok sevse? Eminim, nasıl yazarsam yazayım, ne fotoğraflar ne de anlattıklarım bu şehrin güzelliğine yetmeyecek. Kyoto her zaman her şeyden daha güzel olacaktı.

Osakadan kalkan JR trenimiz ile 45 dakikada Kyoto Station’a ulaştık. Bu küçük şehre ancak böylesi güzel bir istasyon yaraşır. Otobüs numaralarının yazılı olduğu tabela çıkar çıkmaz bizi karşılıyor ve görevli minik japon amca tüm yardımseverliğiyle gülümsüyor. Kalacağınız otelin ismini söylerseniz o da size hangi otobüse binmeniz gerektiğini söylüyor. Hani o tüm japonyada kullandığımız JR tren biletleri var ya, onu cüzdanımıza kaldırıyoruz. Çünkü bu şehirde ulaşım tamamen otobüsle. Otobüs bileti makinesinden günlük 500 yene bilet alırsanız tüm gün başka bilet almaya gerek kalmadan otobüsleri kullanabilirsiniz. Otobüslere arka kapısından biniliyor. İneceğimiz durağa geldiğimizde beyaz eldivenli otobüs şoförüne biletimizi gösterip iniyoruz. Her ana durakta en az 3 tane 60 yaşın üstünde amca duruyor, görevli. Küçük bedenlerinden yansıyan büyük hareketlerle bineceğimiz otobüsü, ineceğimiz durağı, sağdan soldan yürüyeceğimiz yolları anlatarak bize yardım ediyorlar. Japonların yardımseverliği şimdiye kadar gördüğüm ırklar içinde en aşırısıydı 🙂 Bunu Osaka yazısında daha iyi anlatmıştım.

Birçok yerde tourist information office var. Herhangi birinden bir harita alın. Gezilecek yerler konusunda da yardımcı oluyorlar. Gerçi Kyoto’da her tapınak, her sokak,her dükkan bir gezilecek yer. Hatta bizim yaptığımız gibi günün bir saatinde Starbucks’da yeşil çaylı latte içerken caddeden yürüyen japonları izleyin. Bir film setinde olduğumuzu hissettirmeye yetiyor.

Japon kültürünü tüylerinizin ucuna kadar hissettiren, üst üste dünyanın en güzel şehri seçilmiş Kyoto’dasınız. Eğer bütçeniz varsa burada geleneksel japon otelleri olan Ryokan’larda kalmak çok keyifli olacaktır. Biz de böyle bir tercih yapmıştık, bunu Kyoto’da Yemek ve Konaklama yazımda okuyabilirsiniz. Peki Japonya’nın bu güzelim şehri Kyoto’da nereler gezilmeli? Daha önce de söylediğim gibi burada her yer görülecek yer ama birbirine yakın önemli noktaları aynı gün içinde daha verimli gezmeniz adına yaptığımız Kyoto Rotası’nı burada paylaşıyorum.

1.GÜN

  • Kinkaku-ji Temple (Golden Pavilion)
  • Ryoan-ji
  • Ninna-ji
  • Tenryu-ji
  • Bambu Ormanı
  • Okochi Sanso Garden
  • Pontocho Bölgesi

2.GÜN

  • Nijo Castle
  • Ginkaku-ji
  • Filozof Yolu
  • Nanzen-ji
  • Yasaka Shrine

3.GÜN

  • Fushimi Inari Taisha
  • Kodai-ji Temple
  • Kiyomizu-dera
  • Gion Bölgesi

Birinci Gün

Erkenden en görkemli tapınak olan Kinkaku-ji ye doğru yol aldık. Üst iki katı altın kaplama olan bu parlak tapınağın içine giremiyorsunuz. Zaten çok da lazım değil. Lakin burada görülecek şey köşkün hemen önündeki gölete yansıyan görüntüsü ve o estetik havalı japon bahçesi. Bu tapınak bence fazla görkemli olduğundan istediğimiz dinginliği burada hissedemedik. Ama bir sonraki tapınak var ki.. Ali’yi oradan çıkaramadım. Biraz daha biraz daha duralım derken zamanın çoğunu burada harcadık. İsmi; Ryoan-ji. Birçok kişi aksine görkemli Kinkaku-ji’yi parlatırken biz sönük Ryoan-ji’den ne anladık? Huzur.. sevgili dostlar.

İsminin anlamı bile Huzurlu Ejderha Tapınağı. 1500 yılında yapılmış bu tapınakta inanılmaz bir sükunet ve huzur vardı. Ağaçlar, çiçekler, göletler, minik köprüler, her yerde bir Zen ruhu hakimdi. Tapınağın içinde ayakkabılarınızı çıkarıyorsunuz. Burada 15 yosun tutmuş iri kaya parçasından oluşan bir kaya bahçesi var. Bu bahçenin hangi tarafından (tepeden hariç) bakarsanız bakın on dört kaya sayabiliyorsunuz. Sadece aydınlanmaya ulaşabilenlerin on beşinciyi görebildiğine inanılmaktaymış. İşte bunu bilen sevgili eşim, on beşinciyi görebilmek uğruna terası bir uçtan bir uca dolaştı :)) Böyle olunca da elbetteki en çok zamanı bu kaya bahçesinin karşısındaki terasta oturarak ve kaya sayarak geçirdik :)) Fakat öyle bir şey ki sırf bununla bile nefis bir huzur duyduk. İşin sırrı kayalarda bence :)) O yüzden Kinkaku-ji’nin şehvetine kapılmayın. Ryoan-ji’nin felsefesini çözmeye, buraya gelin.

Tapınakları sırasıyla gezdiğimizde en son Bambu ormanına geliyoruz. Burası insanı içine çeken, kulaklarınıza bambulardan çıkan rüzgar sesinin çalındığı, güneşin içeri zorlukla sızdığı büyülü bir orman. Burada bulunduğumuz için çok şanslıyız. Sonrasında Arashiyama’nın o güzelim nostaljik trenine binerek bu büyülü masalın derinliğinden yavaşça yeryüzüne ulaştık.

 

İkinci Gün,

50 numaralı otobüse binerek kaleye yol aldık. Kalenin geniş bir alanı var, içindeki hediyelik eşya satan dükkan, diğer tapınaklara göre en ucuzuydu. Bence hediye işini bu dükkana bırakın 🙂 Eğer vaktiniz varsa önceden internetten rezervasyon yapmanız şartıyla Kyoto Imperial  Palace’ı gezebilirsiniz. Ben rezervasyon yapamadığım için gitmemiştik. 

Kalenin ardından Gümüş Villaya ulaştık. Burası bir huzur deposu. Dağın eteklerine kurulmuş 1400lü yıllarda yapılan bu tahta yapı, japon bahçeleriyle süslenmiş, yeşillerle bezenmiş, su şırıltılarıyla zenginleştirilmiş. Zaten Japonya da her yerde bir su şırıltısı mevcut. Ben bu tapınaktaki taşlara su akan çeşmenin bulunduğu yerde yine çok oyalandım. Suyun sesini videolamalar falan, tam bir Zen keşişi kıvamındaydım. Az daha dursaydım galiba Ryoan-ji’deki on beşinci kayayı görebilecektim :))

Ah bir de filozof yolu yapmışlar ki buradaki ev fiyatlarını araştırmama sebep olan :)) Özellikle kiraz mevsimi için gidilmesi şart olan kuzeydeki bu bölge, hayatı sorgulamak için size yardımcı olacak. Boş zihin ve sessizlik size paralel bir dünya yaşatabilir. Japon düşünür Nishida Kitaro, her gün Kyoto Üniversitesi’ne ders vermek üzere giderken meditasyon yaparak bu yolda yürürmüş. Sağlı sollu taş patikaların arasındaki kanaldan japon balıkları ile dolu kanal. Bu huzur dolu yolda hayatın anlamını sorgulamak eminim Kitaro için zor olmamıştır.

Devamında Nanzen-ji tapınağı görülmeye değer. Ama zaten yol üstünde bir sürü tapınak olacak. İstediğinize girip gezin, tapınaklara doyun inşallah :)) Listede en son Yasaka Shrine var. Burası Kyoto’nun merkezinde, hatta her gün yoldan geçen japonları izlemek için oturduğumuz Starbucks’ın çok yakınında olan bir Şinto tapınağı. Unutmayın; turuncu kapılar gördüğünüz tapınaklar şinto, diğer ahşap yapılı olanlar ise budist tapınakları.

Gelelim Üçüncü Güne.

Sabah yüzümüzü yıkadığımız gibi kendimizi Fushimi Inari yollarına atıyoruz. Görmeyi en çok istediğim tapınak diyebilirim burası için. Çok sevdiğimden ayrı bir yazıda anlattım :))  Yazı için; tıklayınız.

Öğleye kadar burada vakit geçirdikten sonra Kodai-ji ve Kiyomizu-dera ya geçtik.

Kiyomizu-dera;

Birçoğu gibi UNESCO dünya mirası listesindeki bir budist tapınağı. 2007 yılında dünyanın 7 harikasından birine aday gösterilmiş. Uzaktan bakıldığında öldüresiye yeşil bir doğanın içine kondurulmuş devasal bir ahşap yapı olarak görünüyor. Dağdan inen saf suyun 3 ayrı yoldan tapınak bahçesindeki gölete akması sebebiyle saf su tapınağı olarak adlandırılmış. İnanışa göre bu şelaleler bilgi, sağlık ve uzun ömrü simgeliyormuş. Buranın bir de hikayesi var. 13 metre yükseklikten atlayan bir kişinin tüm dileklerinin gerçekleşeceğine inanmaktalar. Bu yüzden geçmiş yıllarda birçok atlayış kaydedilmiş ancak günümüzde bu gelenek yasaklanmış.

Bu kadar tapınak yeter dedikten sonra artık yürüye yürüye Gion’a ulaşıyoruz. Gion bölgesi, Kyoto’nun kalbi, Japonya’nın nefesi gibi adeta. Her yer yaşantıyla çevrili. Fütüristik karakterli japon mimarisi yapılardaki kapalı kapılar merak duygusunu tetikledikçe tetikliyor. Her köşe başını döndüğünüzde o daracık sokaklarda bir geyşa belirecek duygusu. İnanın bana, buradaki kapılarda bekleyesim var. Her an bir kapı açılacak ve içeriden beyaz makyajı ve simgesel saç toplamasıyla bir geyşa çıkacak beklentisi. Günümüzde çok çok az kalan bu kadınları görmek, büyük bir şans olsa gerek.

Kyoto’nun genelinde olduğu gibi bu bölgede de geleneksel giyimli bayanlar ve beyler sokaklarda yürüyor. Tapınaklara giderken, özel günlerde veya hafta sonları bu şekilde giyinmeye dikkat ediyorlar. Gerçek bir geyşa göremeseniz bile kimono giymiş japonlarla yürümek harika. Gion’un orijinal dükkanlarını gezmek, yeşil çay içip biraz sohbet etmek çok çok keyifli olacak. Kim bilir, eğer bu şehri kalbinizle hissedip çok severseniz, gerçek bir geyşa bile görebilirsiniz ;))

Tekrar gelmek umuduyla… Hoşçakal GÜZEL ve NAZİK şehir.

 

Fotoğraflar: Tuğçe Tüzün – Yiğit Ali Tüzün

Video 1  —- :))

Video 2 —- :))

Video 3 —- :))

 

“KYOTO GEZİ REHBERİ, JAPONYA” üzerine 2 yorum

  1. Takipçinizim Tuğçe – Ali Tüzün 👍🏻 Yine cok güzel bir yazı olmuş… Bu yazı beni gitmek, görmek, aydınlanmak hatta şanslıysam bir geyşa görmek icin şimdiden heyecanlandırdı….. Fotoğraflarda harika !!
    Tebrikler 😊

    1. En sevdiğimiz takipçimiz ♥ 🙂 Tanışmak,yeni yerler keşfetmek ve paylaşmak dileğiyle…
      Sevgiler 🙂

Ebru mollaoglu için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.